Ebeveynlerin korkulu rüyası olan ergenlik; hormonal ve bedensel, bilişsel ve sosyal değişimleri ve bu değişimlere uyum sağlayabilmeyi içeren çocukluk ile yetişkinlik arasında bir geçiş dönemidir. Ergenler bu değişimler sırasında duygudurum dalgalanmaları, olumsuz akran ilişkileri, akademik zorluklar, okul devamsızlığı, ebeveynlerle çatışma gibi çeşitli problem durumlarıyla karşı karşıya gelebilirler.
Çocuklar bu geçişi başarılı bir şekilde tamamlamak için ebeveynlerinin düşünceli ve duyarlı desteğine gereksinim duyarlar. Anne-babalar ise ergen çocukları için okul, meslek seçimi, cinsel davranış, arkadaş seçimleri, sigara, alkol, uyuşturucu ve sosyal medya kullanımı, gibi konularda kaygılar yaşamaktadır.
Ergenliğin en temel görevlerinden biri ebeveynlerinden bağımsızlaşma/ayrımlaşmadır. Anne-babalar onları bağımsız bırakma konusunda emin olamaz ve çocuklarının yetişkinliğe adım attıklarını kabullenmekte güçlük yaşarken, ergenler bağımsızlığa ulaşmayı dilemektedir. Ergenler olgunlaştıkları ve ebeveynlerinden özerklik istedikleri için, ebeveynlerin otoritesini ve karar vermesini giderek daha fazla zorlamaktadırlar. Dolayısıyla bu evrede ebeveyn ile çocukları arasında ilişkiler değişir, çatışma ve gerilim daha çok yaşanır.
Çatışma, insan yaşamının kaçınılmaz ve doğal bir parçasıdır. Çatışmalar yıkıcı olarak çözüldüğünde kızgınlık, öfke, düşmanlık ve şiddet duyguları yaratır. Yapıcı olarak çözüldüğünde ise, sorun çözme, eleştirel düşünme, iletişim becerilerini geliştirerek kişisel gelişimi sağlar.
Peki anne-babalar ergen çocuklarıyla yaşadıkları bu çatışmaları yapıcı olarak nasıl çözecekler?
Sevgili anne-babalar sözüm sizlere;
Çocuğunuzun fikirlerini, duygularını rahatça açabileceği bir aile ortamı yaratın ve iletişimini güçlendirmek için ihmalkârlıktan kaçının, birbirinize zaman ayırın.
Çocuğunuzun özeline saygı durun. Kapısını çalmadan odasına girmek, telefonunu, defterlerini izinsiz karıştırmak, onu gizlice gözetlemek, dinlemek gibi sınırları ihlâl edecek davranışlar sergilemeyin. Ona ne kadar saygı duyarsanız karşılığında o kadar saygı görürsünüz.
Bir çatışma anında dediğiniz olması konusunda diretip çocuğunuzu ve onun fikirlerinizi önemsememezlik yapmayın. Bunun yerine onu dinleyin, fikirlerini önemseyin, değer verdiğinizi hissetsin.
Konuşurken eleştirel bir dil kullanıp onları olumsuz bir şekilde etiketlemeyin. “Dağınıksın, işe yaramazsın vs” gibi. Bunun yerine sizi rahatsız eden bir durumu ifade ederken “ben” dili kullanın, empati yapmayı unutmayın.
Ve en önemlisi, çocuğunuza güvenin.
Elbette yanlışlar yapacak, düşe kalka doğru yolu bulmaya çalışacak. Üzülecek, hayal kırıklığına uğrayacak, öfkelenecek… Böyle durumlarda baskıcı davranmak, kısıtlayıcı hamleler yapmak, sürekli onu korumaya çalışmak yerine sadece yanında durun, gerektiği zaman destek olun. Gerektiğinde bir adım geride kalıp kendi kişiliğini oluşturmasını keyifle izleyin.
Çocuğunuz büyüyor ve her şey iyisiyle kötüsüyle zorluklarıyla geçip gidiyor.
Bir yanıt yazın